Yazar:Bernie Clark | Yoga Eğitmeni
Çeviri: Yoga Türkçe
*Bu yazı, Bernie Clark’ın onayıyla, kendisinin “Yoga and Energy 2-3-4” adlı makalesinin Türkçeye çevrilmiş halidir. Bu sitedeki bütün çeviriler Yoga Türkçe yazarına aittir.
Yoga için yapılabilecek bir çok tanımlamadan birisi de, zihin ve bedenin birleşmesidir. Bu bir çok şekilde genişletilebilir: hareket ve niyetin, var oluş ve pratiğin; farkındalığının ve duyumsamalarının birleşmesi. Eğer nasıl göründüğümüzle ilgilenen estetik odağın aksine, yoga pratiğimizi fonksiyonel bir bakış açısı ile ele alırsak o zaman her duruş ve aktivitenin var olmasında veya yapılmasında bir maksat, bir neden vardır. Peki ama maksadımıza ulaşıp ulaşmadığımızı nasıl bileceğiz? Dikkat kesilerek!
Bir fizikçiye göre enerji, iş yapabilme kapasitesidir. İş, matematiksel olarak bir nesnenin, kendisine verilen güç nedeniyle kat edebildiği mesafe olarak tanımlanır. Bu çok sıkıcı bir tanım gibi görünüyor. Daha ilgi çekici olanı, enerjinin yogada nasıl çalıştığı. Bu ne işe yarıyor ve bunu nasıl çalıştırırız?
İşte enerjiyi yogik bir bakış açısıyla anlamanın basit bir yolu: “Enerji 2-3-4’ü” anımsayın.
Yoga Pratiğimizde Enerjiye Yaptığımız İki Şey
Yoga pratiğimizden fizyolojik olarak gördüğümüz faydalar, yaptığımız iki enerjetik şey ile bağlantılıdır:
1- Musluğu açarız ve
2- Akışı engelleyen tıkanıklıkları / blokajları ortadan kaldırırız
Bahçe hortumu bunun için iyi bir analojidir. Farzedin ki güzel bir ormanda bir ashram’da yoga ve meditasyon öğrenmek üzere bir yıllık bir inzivaya gittiniz. Eve döndüğünüzde, arka bahçenizin her yerini otlar bürümüştür. Kuru otları dikkatli bir şekilde biçtikten sonra çimlerinizi bir yıldır kullanılmayan hortumla sulamaya gidersiniz: Musluğu açarsınız, ama hiç su akmaz. Hortumunuz çamur ve örümceklerle tıkanmıştır. Bu yüzden, hortumunuza biraz yoga yaptırırsınız: Tıkanıklıklar açılıp da su akana kadar onu eğip bükersiniz.
Faydalı olabilmesi için enerji kanalize edilmelidir. Hortum suyun akışını kanalize eder, tıpkı bir nehrin kıyıları gibi. Kablolar, elektrik akışını kanalize eder. Ve vücutlarımızda da bir sürü kanalımız vardır. Elektriksel enerji için sinirler, kimyasal enerji için kan damarları vardır ama aynı zamanda daha süptil (güç algılanan) yolaklar da vardır (Hintli yogiler onları “nadi”, Taoistler “meridyen” olarak adlandırır). Eğer bu kanallar tıkanırsa onları açmamız gerekir.
Yogada yaptığımız şey budur: Enerjiyi akması için uyaran muslukları açarız, ve sonra enerji akışını engelleyen blokaj ya da engelleri kaldırırız. Bu blokajların Sanskritçede bir adı vardır: “granthis” (“grantis” diye telaffuz edilir). Kelimenin sesini duyunca “granstisleri” vücudumuzda istemediğimizi söyleyebiliriz(!) Neyse ki yoga, “grantisleri” yok ediyor.
Enerjiyi Üç Şey İçin Kullanırız
Yoga pratiğimizde üç tür iş yaparız. Bunlar:
- Taşıma
- Dönüşüm
- İletişim
Maddelerin vücudumuzda bir yerden başka bir yere ulaşması gerekir: Bu enerjinin taşıma işlevidir. Yemeğin sindirilip kalıntılarının boşaltılmasından tutun da, besinlerin mideden kan dolaşımına (ve oradan da hücrelere) doğru yola çıkmasına kadar… Taşıma ciddi miktarda enerji gerektirir.
Enerjetik olarak bir o kadar önemli olan bir şey de taşıma yoluyla yapılan işlerdir: Vücut yakıt elde etmek için; besinlerdeki ve havadaki ham maddeleri tıpkı çeşitli dokulara çevirdiği gibi glikoza dönüştürmelidir. Her hücre, besinleri daha sonra ihtiyaç duyulan yerlere gönderilmek üzere; proteinlere, enzimlere, taşıyıcı moleküllere dönüştüren minyatür birer fabrikadır.
Bu taşıyıcı moleküller vücuttaki fiziksel iletişim sisteminin bir parçasıdır. Halbuki mesajların iletilmesi için, elektrik sinyalleri gibi, daha ince yollar da vardır. Ve iletişim için kullanılan enerji, taşıma ve dönüştürme için kullanılan enerjiden çok daha azdır. Aslında bu enerji öylesine düşüktür ki enerjinin bu tip kullanımını “süptil/zor algılanan” olarak adlandırabiliriz.
Taşıma ve dönüştürme için vücudun ne kadar enerji kullandığını ölçmek çok daha kolaydır, çünkü bunlar metabolizmanın en temel enerjileridir. Isı, bu enerji harcamalarının yaygın bir yan ürünüdür ve vücudun yalnızca bir termometre kullarak vücudun ne kadar ısındığını kolayca ölçebiliriz. Öte yandan, iletişim üzerinde harcanan enerji çok daha azdır dolayısıyla tespit daha etmesi güçtür.
Çok açıktır ki, vücudun içindeki çeşitli iletişim sistemlerini anlamak ancak diğer enerjilerin kullanım haritası çıkarıldıktan sonra mümkündür. Bunun sadece tek bir kısmını, “hücresel sinyal iletimini” incelemek üzere başlı başına bir tıp dalı vardır. Dokularımız üzerindeki stres ve baskıların nasıl bir iletişim oluşturduğuna dair incelemelere “mekanobiyoloji” adı verilir. Bir başka dal da “enerji tıbbıdır”. Tıbbın bu branşları hücrelerin birbirleriyle birden fazla teknoloji aracılığıyla iletişim kurduklarını keşfetti: elektrik, kimyasallar, PH dengeleri, bası, dokunma, ses ve hatta ışık ve elektromanyetik alanlar.
Musluğu Açmanın / Enerjiyi Canlandırmanın Dört Yolu
Yoga asna pratiğimiz esnasında ürettiğimiz hareket ve stresler aracılığıyla , enerji akışını hem canlandırıyoruz hem de akışa engel olan blokajları ortadan kaldırıyor ya da azaltıyoruz.
Hareket ve stres vücutta minik elektrik akımları ve manyetik alanlar yaratır (piezoelektrik/ basınçsal elektriklik denen bir işlem aracılığıyla). Buna ek olarak, mekanotransdüksiyon denilen bir işlem aracılığıyla; fasyada gömülü olan hücrelere uygulanan stres, hücreleri harekete geçiren sinyalleri yaratıyor. Fasyanın içindeki büyüme fraksiyonu ve enzimler; dokuların iyileşmesi ve beslenmesi için, ya da yaralı veya tutuk dokuların çözülmesi için harekete geçiriliyor.
Doğu usulü beden haritaları, musluğu açmanın ve enerjiyi canlandırmanın dört yolu olduğunu söylüyor. Bunlar:
- Akupunktur
- Akupreşür
- Dikkati yoğunlaştırmak
- Nefes çalışması
Ben bu dört metodu Sarah Powers aracılığıyla öğrendim. Maalesef ne ben ne de Sarah öğrencilere keskin iğneler yapıştırmak konusunda ehliyetli değiliz dolayısıyla akupunktur metodu yogada kullanılmıyor. Diğer üç metod elbette kullanıyor. Stres ve baskı(preşür) birer iletişim yoludur. Pratiğimiz esnasında dokularımızda gerilim veya sıkıştırıcı bir stres yaratır. Bu tür bir akupreşür, hücrelerimizin cevap verdiği bir sinyaldir. Bu, “Hissediyorsan, yapıyorsundur!” dememin sebeplerinden biridir.
Dikkati yoğunlaştırmak, çoğunlukla yoga pratiğimizle eşleşmiş olan farkındalık meditasyonu çalışması da vücutta ölçülebilir etkilere sahiptir. Kendi kendinize ufak bir deney yapabilirsiniz: Bir dakikalığına dikkatinizi baş parmağınıza verin. Bir dakika sonunda, baş parmağınız ölçülebilir şekilde ısınmış olacaktır. Dikkati yoğunlaştırmak damarları genişletmeye yardımcı olacak, dikkatin yoğunlaştığı alana daha fazla enerji akmasını sağlayacaktır.
Nefes, elbette hayattır. O olmazsa anında ölürsünüz! Bir çok eski dilde nefes, hem hayat hem de hava anlamına gelir: Latincede “spiritus” ruhunuz ve nefesinizdir; prana da benzer bir anlama gelir, o hem yaşam enerjisi hem de nefestir. Nefesimiz sistemimize sadece ( hücrelerimizın yakıt olarak kullanıp enerji açağıda çıkardığı) oksijen sağlamaz, nefes alma eylemi oldukça canlandırıcıdır. Yavaş ve sakin bir nefesi, bir hedef bölge üzerindeki dikkat yoğunlaştırmasıyla birleştirdiğimizde; aynı zamanda o alandaki enerji akışını da canlandırabiliriz. Elbette vücudumuzun her yerinde akciğerlere sahip değiliz ama bedenimiz boyunca uzanan bir fasyal ağa sahibiz. Her nefes bu ağa stres uygular , ve eğer iyice dikkat kesilmişsek her bir pozdaki hedef bölgenin üzerindeki bu stresi hissedebiliriz.
İşte size yoganın enerji üzerindeki iki farklı etkisi (musluğu açmak ve blokajları oratadan kaldırmak); vücudumuzda kullandığımız enerjinin üç formu (taşıma, dönüşüm ve iletişim); ve musluğu açmak ve enerji akışını canlandırmanın dört yolu (akupunktur, akupreşür, dikkati yoğunlaştırmak ve nefes).
Bunu unutmamanız için kolay bir yol: 2-3-4.
Notlar:
- Hücre çizimi Dr. James Oschman’ın, yoganın ve diğer pratiklerin bizi enerjetik olarak nasıl etkilediğini merak eden herkese önerilen Energy Medicine adlı kitabından alınmıştır.
- Bakınız: Demarzo MM et al “Mindfulness may both moderate and mediate the effect of physical fitness on cardiovascular responses to stress: a speculative hypothesis” in Front Physiol 2014 Mar 25;5:105. Bu çalışmayı buradan PDF olarak indirebilirsiniz.
Bernie Clark
*Bu sitedeki çevirilerin tamamı Yoga Türkçe yazarına aittir.
Reblogged this on tabletkitabesi.
BeğenBeğen